İstanbul’un sınırı nerede başlar nerede biter? Her geçen on yıl içinde bu sınırı belirlemek demografik artış ve iş kolu açısından daha da zorlaşıyor gibi. Bundan sadece 20 yıl önce Levent’in iş merkezi olmasına şaşıranlar vardı, 10 yıl önce de Beylikdüzü’nde sıralanan konut sitelerin satışına şaşırıldı. Bugün ise ikisini de şehrin parçasından ayırt etmiyoruz. Siz kendi açınızdan düşündüğünüzde ne dersiniz, sizin için İstanbul neresi?
Turistik gözle İstanbul’a bakmak, farkında olunmayan birçok yeri gözler önüne sermek için en güzel yöntem. İstanbul’da sayılı gün kalacak olduğunuzu düşünün, nereleri gezersiniz? Akla en hızlı gelen yerler; Kapalıçarşı, Sultanahmet, Topkapı, Ayasofya, Galata Kulesi, Dolmabahçe, Ortaköy. Hepsinin ortak özelliği tarihi dokulara yer vermesi. Özellikle ilk dört durağa bakıldığında Suriçi karşımıza çıkar. Suriçi, sadece mekanlarla değil, sokak sokak dolaşıldığında da İstanbul’un geçmişten bu yana getirdiği yaşam formlarını hissettirir. Kumkapı, Samatya gibi semtlerin çok kültürlü yapısı da bu formun çeşitliliğini arttırır. Bugün Kumkapı dendiğinde akıllara çoğunlukla göçmen yoğunluğu gelir. Bir sokakta belki beş farklı etnik kökenden insanla karşılaşılabilen bir semt.
En son Vortvots Vorodman Kilisesi’nde İlda Simonyan konseri için Kumkapı’ya gittim. Ermenilerin eskiden daha yoğun nüfusla yaşadığı Kumkapı’da Türkiye Ermenileri Patrikliği binası yer alır. Binanın hemen karşısında Surp Asdvadzadzin Ermeni Kilisesi, kilise kompleksinin bir parçası olarak da yan tarafında Vortvots Vorodman Kilisesi bulunur. Kilise, 1911 – 2011 yılları arasında ibadete kapalıdır, 2011 yılından itibaren ise kültürel etkinliklere ev sahipliği yapar. Şimdi daha az sayıda Ermeni nüfusunu barındıran, çoğunlukla kültürel etkinliklerde kalabalık Ermeni toplumunu ağırlayan Kumkapı Hagop Baronyan’ın (1843- 1891) gözünden nasılmış bakalım.
Hagop Baronyan Ermeni edebiyatının hiciv ustalarından. Döneminin Ermeni toplumuna edebiyatla mizahı bir araya getirip, eleştirilerini esirgemeyen kalem. “Պտոյտ Մը Պոլսոյ Թաղերուն Մէջ” – İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti eserinde semt semt Ermeni toplumunun yaşadığı yerleri ele alır, her semtin kendine ait dokusunu, insanının yapısını kaleme döker. Baronyan eserinde, “(iç) Kumkapı” ve “Dış Kumkapı” şeklinde iki ayrı başlıkta inceler bu semti. (iç) Kumkapı ile başlayalım.
Rötarlı bir vapur yolculuğundan sonra (iç) Kumkapı’ya varan Baronyan, patrikhane çevresini şöyle betimler; “Patrikhane kapısından çıkar çıkmaz karşı kapıdan içeri gir. Orası Meryem Ana Kilisesi. Bu kilisede eskiden her gün ayin yapılırdı oysa şimdi ancak haftada bir kez yapılıyor. Kilise avlusunda iki mezar vardır, birinde Dadyan Boğos Amira, diğerindeyse Bezciyan Harutyun Amira yatar. (…) Yaratılan kavgalarla ünlenen semt okulu kilisenin yanındadır.” Baronyan’ın hiciv ustası olduğu belirilmişti, burada bahsedilen okul hala eğitime devam eden Özel Bezciyan Ermeni İlk ve Ortaokuludur. Baronyan okulun nasıl açıldığını, öğretmenlerin çalışma prensibini, ilerleyen sayfalarda yine mizah yoluyla taşlayarak anlatır. Ancak genel hatlarıyla bir Ermeni mahallesinin fiziksel betimlemesini de sunar. Sadece Bezciyan değil aynı semtte başka Ermeni okullarının da o zamanlar var olduğunu Baronyan’dan şu şekilde öğreniriz: “Gel biraz da Lusavoriçyan adlı kız okuluna gidelim. Papaz Der Sarkis bu okulu cemaatten yardım toplayarak 1868’de kurmuştur. Bu okulda zamanında üç yüz öğrenci vardı. Şu an okul Der Sarkis’ten alınıp kilise yönetimine devredilmiştir; ancak seksen öğrenci var. (…) Bu mahallede Mezburyan, Surenyan ve Akranyan okulu var. Bunların ilk ikisi karma, sonuncusu ise yalnız kızlara eğitim verir. Doğrusu ebeveynler, bu okullara öğrenci göndermeye karşı ilgisiz değiller.”

Kumkapı’da bir Balıkçı Ailesi…Misak Reis Küçükyan eşi ve evlatları 1929
Foto Arşiv: Servin Küçükyan Kaynak:Nazaret Davityan
Peki eğitimden biraz ayrılıp, eğlenceye dönelim. Bugün bir meyhaneye gitmek isteseniz, aklınıza Kumkapı kaçıncı sırada gelir? 1800’lerde bakalım kimler Kumkapı meyhanelerinde eğleniyormuş. “Merkezdeki gazinoya git, biraz açılırsın. Sağa dön, karşına üç gazino çıkar, ortadakine gir. Masaya serilmiş gazetelerin üzerinde rakı şişesi ve kadehleri göreceksin. Mahallenin tüm ileri gelenleri buraya gelir. Rakı içerek önemli konularda konuşurlar, sağ olsunlar. Başka bir köşede gençler briç ve pnaki oynarlar. Sağ olsunlar ve oynasınlar. (…) Bu gazinodan hoşlanmadıysan denizin üstünde kurulmuş Acem Dağı’na gidebilirsin. Orada sakin kafayla oturabilirsin. Oraya yöneticiler gelmez, dolayısıyla kavga da olmaz.” Kitapta bu bölümün sonunda öğrenilir ki hane başına iki meyhane düşmekte 1200 Ermeni nüfusuna karşın 2400 meyhane.
Bu okulları, meyhaneleri ararken yolda kimlerle karşılaşılırmış onlara da göz atalım. Acaba hala aynı kalan şeyler var mı? “Gençler başladı gelmeye. Kumkapılılar gayri resmi söz ve nişan töreni yapmak için çoğunlukla buraya gelirler. Burada iki cins birbirlerinden uzaksa işaretleşerek, birbirlerine yakınlaştıklarında kulaktan kulağa konuşurlar. Doğa sanki kulaklarını yanaklarının üstünden koymuştur, zira bazen gençler, söylemleri daha anlayışlı olsun diye yanaklarının üstünden konuşur. Böylesi konuşmaları kimileri tuhaf karşılar ve aileleri buraya yaklaştırmaz. (…) karıkoca kavgaya tutuşmuşlar. Erkek odunla tehdit eder, kadınsa tokat gösterir kocasına. İki yaşında çocuklarıysa yanlarında ağlar, kadın mendiliyle elbisesini siler, sanırım çocuk kucağına işemiş ve kavgaya neden olmuştur.”
Kadınlar için Baronyan çalışkan ifadesini kullanır, gösterişi sevmeyen, kıyafet için pek para harcamayan, sabahtan akşama kadar dikiş diken, çamaşır yıkayan, tahta ovan kadınlar mahallenin profilini oluşturur.
(İç)Kumkapı’yı yine Baronyan’ın sözleriyle tamamlayalım: “Bu mahallenin sınırları batıdan rakı, doğudan şarap, kuzeyden konyak, güneyden romdur. Zannedersin ki Nuh Peygamber Kumkapı’daydı. Yönetim de ne meşrutiyettir ne monarşi… İlgisizlikle yürür işler. Kumkapı rutubetlidir ama çok sağlıklıdır. Nem Kumkapılıların yalnızca çamaşırlarına zarar verir. Kıyafetleri küf kokan bir Kumkapılı gördüğünde anla ki buna sebep rutubettir.”

Kumkapı Teneke Mahallesi (Gecekondular)-1850-1958 Guillauma Berggren Kaynak: Nur Mansuroğlu
Baronyan, H. (2014). İstanbul Mahallelerinde Bir Gezinti. İstanbul: Can Yayınları.
Պարոնեան, Յ. (2002). Պտոյտ Մը Պոլսոյ Թաղերուն Մէջ. Հալէպ: Կիլիկիա Հրատարակչութիւն.
