Samatya bir göç bölgesidir. Benim ailem yaklaşık olarak 1947’lerde İstanbul’a göç eden ailelerden birisidir. Yozgat’tan gelmişler. Hatta o devirlerde babam askerdeymiş. Annem daha önce geliyor. Evliler. Buraya yerleşiyorlar ve o tarihten beri de bu mahallede yaşıyorum. Annem halen burada. Amcam ilk göçü yapıyor. Büyük amcam atam amcam. Atam amcam geldikten sonra eşi bir doğum yapıyor, doğumdan sonra rahmetli oluyor. Annemin köyden buraya gelmesini talep ediyorlar ki o bebeğin bakımıyla ilgilensin. Böylelikle annem Samatya’ya geliyor. Babam da askerliği bitince geliyor. Diğer amcalarım da yavaş yavaş buraya geliyorlar ve yerleşiyorlar.
Şu an oturduğumuz bu binadan, birkaç bina ileride ilk yerleştikleri ev olan bina halen duruyor aynı şekilde. Ve iki amcam, çocukları, yengem halen o evdedir.
Evimizin arka tarafından baktığınız zaman, bütün deniz ayağınızın altındaydı. Yani birazcık yukarıda kalıyor bizim evimiz. Altı Mermer Kilisesi ile Samatya Surp Kevork Kilisesi’nin tam ortasında kalan bir bölge burası. Ve yokuş yukarı olduğu için her şeyi görebiliyordunuz. Tabi daha sonradan kapatıldı o bölgeler.
Mesela çocukluğumuzda yaz günleri, arka tarafa bakan balkonumuzda oturup bütün o gemileri seyrederdik. Bir de evimizin arka tarafında İstanbul Sineması’nın yazlık bölgesi vardı. Bu yazlık bölgesinde sinemanın sesiyle akşamları geçirirdik. Bütün filmleri ezberledik böylece. O balkondaki oturuşlar sırasında tabii ki. Bir de göçmen bölgesidir Samatya daima. Sürekli olarak Anadolu’dan göç alır. Bir dönemler Yozgatlıları almış. Bir dönem Kayserilileri almış. Ermeni olması önemli değil. O bölgenin insanları tanıdıklarının yanına yerleşir.
Çok enteresandır bakın, Samatya’da herkesin oturduğu yer bellidir, kilisenin içerisinde. Annemin oturduğu yeri bellidir. O gitti mi sanki ona rezerveli gibi bütün arkadaşları çekilirler, oraya annem geçer oturur. Aynı şekilde büyüklerin de öyleydi ama büyüklerin çoğunu kaybettik.
Beni hüzünlendiren ve aynı zamanda mutlu kılan yegane şey, Samatya’da Marmara Caddesi’nde yürürken, İstanbul Ermenilerinin en büyük tarihinin burada yattığını bilmek, ilk Patrikhanenin kurulmuş olduğunu bilmek… Bu sokaklarda yürürken bütün o geçmişin ayak sesleri gelir bazen kulağıma. Bu semtte, bayramlarda yaşadığımız o büyük eğlenceleri yaşamış olmak, o dönemler, benim ‘iyi ki’lerim, tabii ki dostluklarım, arkadaşlıklarım da en gelen güzel şeylerden biri…

*Samatya’nın Portreleri: Samatya’da yaşayan 5 kişinin yer aldığı bir video portre serisidir. Alikev Genç Sanatçı Fonu ile çekilmiş, yapımcılığını Zeynep Tunç, yönetmenliğini Sevde Tunç, yardımcı yönetmenliğini ise Ayşe Aydın üstlenmiştir.
