
Ailemle beraber iki yüzyıllık İstanbulluyum.
Hacı Manav Sokağı diye bir sokakta doğdum ki eski adı Hacu Manol idi.
Sokağımız Rum, Ermeni, Türk, Musevi, Bulgar insanlarla dolu idi.
Samatya bir efsanedir bana kalırsa ama bu
efsanenin ne olduğunu yeni gelenler,
Samatyalı olmayanlar bilemez. Sanırım siz Samatya’yı görmek istiyorsunuz ama Samatya Hüvel Baki. Öldü.
Size ancak Samatya’yı anlatabilirim. Biz sahile inerdik. Kayıkhanemiz vardı. Yosun kokusunu alırdık.
Mevsimi gelirdi Samatya’da çiroz kokusu
aldırdık. Çiroz kurutulurdu.
Bir kabahatimizi daha söyleyeyim. Çok güzel incir çalardık. Bahçelere girip incir çalardık.
Ama çalınan incir de daha mı lezzetli olurdu bilmiyorum.
Sessizlik vardı bir de. Bizim sokağımıza bir araba geldiği zaman “Aaaa araba
geldi, araba geldi” diye koşuştururduk.
Ben çok hasta olurdum. Komşum çorbayı alır gelir, birisi yoğurdunu alır gelir. Tabi varlıklı
insanlar da değildik.
Birbirimizi böyle desteklerdik. Ama şimdi üst komşunuzu tanımıyorsunuz ki yardımına gidesiniz.
O zamanlar asfalta gidiyorum dediğiniz zaman bir tek asfalt vardı. Narlıkapı Asfaltı.
Oraya giderlerdi insanlar, gezerlerdi
akşam üstleri. Deniz havası alırlardı.
Samatya Türkçe bir kelime değildir.
Türkçe karşılığı Kumluk demektir.
Kumluk, kumsal veya plaj. Samatya sahilinde dört tane küçük küçük kumsallar vardı.
Birinci kumsal, ikinci kumsal, dördüncü kumsal da sigorta hastanesinin karşısıydı. Denize girerdik oradan.
Tirajikomik veya üzücü bir olay. Saklambaç
oynuyoruz, kamyonun altına saklamışım.
Ebe yanımdan geçti. Gidip adamı sobeleyeceğim. Kamyonun da plakası kılıçlama duruyor.
Ben gidip kafayı küt bir vuruyorum oraya. Gidiyorum, sobeliyorum farkında değilim kan akıyor.
Doktor Nik diye bir yer var. Doktor Nico.
Oraya gidiyoruz hemen, dikiş atıyor.
Tamam geçti. Bir kaç gün sonra 6
Eylül patlıyor. Siz 6 Eylül’ü bilir misiniz?
6 Eylül patlıyor. Doktor Nico
yok ortalıkta. Benim dikişler nolacak?
Doktor doktor arıyoruz en sonunda gittik
hastahaneye dikişlerimizi orada söktüler.
Samatya benim her şeyim. Çocukluğum,
gençliğim, flörtüm, gezim her şey dahil.
Küsmedim ki ama üzülüyor muyum? Evet çok üzülüyorum. Samatyam bu olmamalıydı.
Beni Samatya’ya bağlayan anlatamayacağım
böyle mistik bir duygudur bu.
Para ile ölçülemeyecek bir şeydir. Nereye gidersem gideyim illa Samatya illa İstanbul illa Türkiye.

*Samatya’nın Portreleri: Samatya’da yaşayan 5 kişinin yer aldığı bir video portre serisidir. Alikev Genç Sanatçı Fonu ile çekilmiş, yapımcılığını Zeynep Tunç, yönetmenliğini Sevde Tunç, yardımcı yönetmenliğini ise Ayşe Aydın üstlenmiştir.
